Genel

Kadınlarımız

Bir toplumun huzurunu sağlayıp, diğer bireylerin haklarına tecavüz etmeden belirli bir saygı çerçevesinde yaşaması için ortaya konulan kurallar topluluğuna “yasa” denir.

Tüm yasalar devlette toplum yada bireyler arasında yapılan sözleşmelerdir. Devlet, yasa eli ile hem kendisini hem de yurttaşlarını korur. Bizler TC yurttaşları olarak bu korunmadan eşit olarak yararlanma hakkına sahibiz.
Kadınlar olarak bizi koruyan yasalara Cumhuriyet Devrimimiz ile sahip olduk.

Bu sebepledir ki, var olan yasalarımızda ki kadını erkeğin gerisinde ve onun hizmetinde gören anlayışların yanlış olduğunu, kadınlarında erkekler gibi tüm yurttaşlık haklarına eşit bir biçimde yararlanmaları gerektiğini bilmekteyiz.

4320 sayılı Ailenin Korunması Yasası, Medeni Yasa, İş Yasası, Anayasa ve ardından Yeni Türk Ceza Yasası bu anlayışların ve kadınların kendi hakları için verdikleri etkin mücadelenin bir ürünü oldu.

Yeni Türk Ceza Yasası, kadınlarımız için önemli bir ölçüde kazanımların yoğunlaştığı bir yasa metnine dönüşmüşken, eksik olan hükümlerinde varlığını inkar etmek yersiz olacaktır.
Bu nedenledir ki, daha kadınlarımıza birçok görevler düşmektedir.

Kadınlarımız yoğun bir mücadele neticesinde, ülkeye medeni erkekler yetiştirmesine rağmen, şiddetin azaldığını söylemek mümkün değil. Bu sebeple yine yoğun bir çalışma ve beraberlik neticesinde, aileleri korumak, kadınlarımız üzerindeki şiddetin yükünü alabilmek için yasalar çıkartıldı.

Kadınlarımızın el emekleri Medeni Yasanın 196. maddesi ile tezgahlara bir bir yerleştirildi.

Kadınlarımız evlilik sonrası eşlerinin soy ismini taşıma zorunluluğundan sıyrılıp ,kendi soy isimlerini rahatlıkla kullanabilir hale geldi.

Aile mahkemeleri kurulup, kadınlar bir koruma altına alınabildi.

İş Yasasında yapılan değişiklikle kadınlarımız doğum izinlerini Avrupa standartları çerçevesinde kullanabilmekte.

Töre ve namus cinayetlerinin önüne çıkabilmek için ceza indirimi kaldırılıp, Avrupa’nın takdirini kazandı.

Yerel yönetimler yasası çıkarak birçok ilde Kadın Sığınma Evleri açılma zorunluluğu getirildi.

Eskiden kadınlara tecavüz edildikten sonra tecavüzde bulunan erkek ile evlendirilme zorunluluğu vardı. Günümüzde ise bu durum resmen tarihin arşivlerine kaldırıldı.
Ülkemizde Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi için 1980 tarihi itibariyle bir metin düzenlendi. Bu metin CEDAW’ın tarafı olduğumuzu belirleyen metin oldu. Artık Türkiye olarak bizde CEDAW’ın tarafında yer almaktan çekinmedik ve bütün ülkem kadınları ile bir araya gelip, haklarımızı her konumda aramayı başarabildik.

Netice olarak biz kadınlar olarak yukarıda saymış olduğum birçok yasa değişimlerinin öncüsü olmayı başarabildik.

CEDAW sözleşmesinin içeriği esas alınarak sekiz ana başlık altında dokuz atölye çalışması gerçekleştirildi. Bu atölyeler

Yasalar ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi Çalışma Grubu
Siyaset ve karar Mekanizmaları Çalışma Grubu
Kadına Yönelik Şiddet Çalışma Grubu
Evlilik, aile ve Geleneksel cinsiyet rolleri çalışma grubu
Sağlık çalışma grubu
Medya çalışma grubu
Eğitim Çalışma grubu
Ekonomi, çalışma yaşamı ve yoksulluk çalışma grubu 1
Ekonomi, çalışma yaşamı ve yoksulluk çalışma grubu 2

Bu gruplar ile ülke genelindeki birçok sıkıntılar çözümlenmiş ve çözümlenme yolunda hızla ilerlemektedir.

CEDAW tarafından grupların raporları oluşturularak, birçok kadınımızın üzerindeki sorumluluk yükü en hafife indirgendi.

Bu dayanışma ve girişimler neticesinde diyebilirim ki;
baskıcı, eşitsizliğin hüküm sürdüğü bir damarı gerilikçiliğin zehirinden arındırıp, bizlere eşitçiliğin ve yenilicilin hüküm sürdüğü bir damarı enjekte edebildik.

Ülke kadınlarımız ‘ulusun birer annesi olarak” evlatlarını yurtsever olmaları gerekliliği ilkesi ile yoğurmuş, erkekler ile eşit eğitim hakkı talep ederek, bu talebi yaşamakta fazla geç kalmamıştır.

Kadınlarımız azim ve başarılarıyla, örnek birer birey olmayı başarmış, STK Kurumlarının da yardımıyla zorunlu öğrenim süresini 8 yıla çıkartabilmiştirler. Bu durumda kız çocuklarının eğitim süreçleri bir nevi uzatılarak, gelecek için bilinçli ve kültürlü anne bireylerin önü açılmış oldu..

Modernliğin ve eğitimin yoğrulmuş olduğu bu hamurla kendilerini şekillendiren kadınlarımız, devrimci toplumun yeni değerlerine sıkıca tutunup, eski toplumun değerlerinden uzaklaşmış, kendilerine yenilikçi bir dünya kurmayı başarmıştır.

Artık erkeklerin tutarsız, bilinmeyen keyfi iradelerine karşı “hayır” demesini bilen kadınlarımız, siyasal topluma katılma hak ve taleplerini dile getirmekte geç kalmayıp, evlatlarını iyi birer yurttaş olarak yetiştirebilmek için erkekler ile eşit eğitim ve siyasal oy kullanma hakkı talebinde bulunmuşturlar.

Bu talepleri uzun bir mücadele neticesinde maksadına ulaşmış, kadınlarımız seçmen sandıklarının başında kendilerini en iyi bir şekilde ifade edebilmenin özgürlüğünü yaşamıştırlar.

Bu tablo onların ne denli zeki ve başarılı olduğunu gösteren en belirgin bir kaynaktır.